Football Technologies

Herkese merhaba;

Bir süredir yayınlarımıza ara vermiştik ama bu kez farklı bir yazı dizisiyle karşınızdayız. Yeni yayın eklemediğimiz 1 yıllık süreçte, bloğa olan ilgi alaka hiç eksilmedi, hepinize çok teşekkürler. Aksine artarak devam etti. Sorularına cevap veremediğimiz arkadaşlar, bu uzun aradan dolayı kusura bakmasınlar. Bu yayının altına yazacağınız yorum ve sorularla birlikte cevaplamaya devam edeceğiz.

Gelelim bu yazı dizisinin başlığında da belirtilen "Freeletics" deneyimine. Belki adını duydunuz, belki de ilk defa karşılaştığınız bir ifade ama hakkında çok eksik ve yanlış bilgi sahibi olunan Freeletics deneyimini her hafta buradan sizlere aktarıyor olacağız. Bu açılış yazımızda ise Freeletics'in ne olduğundan bahsedeceğiz.

"Freeletics" bir fitness tekniği. Freeletics uygulayanlara Free Athletes deniyor. Burada fitness kavramını açıklamak gerek. Fitness, kendi vücut ağırlığınız ile yaptığınız spora deniyor. Şınav, mekik gibi çok aşina olduğumuz egzersizler bu daldan yani.

Tamam buraya kadar çok açık olamadım. Daha derinlemesine dalalım o halde. Freeletics, Almanya'da başlayan ve oradan Avrupa'nın çeşitli şehirlerindeki topluluklarla yayılan ve en nihayetinde IoS uygulamasıyla dünyaya lanse edilen bir antrenman programı.

Sistemin desteklediği 5-6 dilden biri de Türkçe. Süper dediğinizi duyar gibiyim! Evet süper ama kebap bir antrenman değil Freeletics. Freeletics, sizi terinizin son damlasına kadar hırpalayan bir program. Hadi başlayalım...

Sistem nasıl çalışıyor?

Freeletics, içerisinde adını Yunan Tanrılarından alan pek çok antrenman programı mevcut. Free versiyonda bunların sadece bir kısmına erişim var. Freeletics'te aslolan her egzersizi yapabileceğiniz en kısa sürede tamamlamak. Ayrıca Freeletics uygulamasının içinde "Coach" denilen bir sekme var. Asıl olay zaten Coach! Bu özellikten yararlanmak için Freeletics'in ücretli üyelik paketlerinden birini satın almanız gerekli. Bunu en başında söylemek lazım! Ama merak etmeyin bu ücretler mahalle köşelerindeki salon ücretlerinden çok daha düşük. Örneğin ben şu an 3 aylık abonelik için 92 TL ödedim. Bu da haftalık 7 TL gibi bir bedele denk geliyor. Denemeye değer.

Gelelim Coach'un faydalarına. Coach, bir algoritma. Freeletics başlangıçta sizden bazı temel egzersizleri yapmanızı istiyor. Bu ilk antrenman size sunulacak diğer antrenmanların belirlenmesi açısından önemli. Coach'ın size verdiği antrenmanı yaparken uygulamadan Workout'a başla diyorsunuz ve süre başlıyor. Bitirdiğinizde Workout'ı bitir diyorsunuz ve uygulama sürenizi kaydediyor. Her egzersizden sonra geribildirim yapmanızı istiyor. Yani egzersiz kolay mıydı zor muydu, daha fazla yapabilir miydiniz bu bölümde seçiyorsunuz. Bu alanları doğru şekilde doldurmanız önemli. Çünkü bir sonraki haftanın programını ancak hafta bittiğinde alabiliyorsunuz ve bu program size önceki haftada gösterdiğiniz performansa göre veriliyor.

Freeletics'in en beğendiğim özelliğine de değinip bu yazıyı noktalayalım. Freeletics'in içinde 20X2m ya da 400m koşu gibi egzersizler var. Fakat diyelim siz de benim gibi ofis çalışanısınız ve akşam eve geldikten sonra dışarı çıkmaya vaktiniz yok. Öyleyse 2X2 özelliği tam size göre. 2X2 nin esprisi, tüm antrenmanın 4 metre karelik alanda yapılabiliyor olması. Eğer antrenmanı 2X2 modunda yapmak isterseniz, uzun mesafe gerektiren antrenmanı benzer etkiyi yapacak alternatif antrenmanlarla değiştiriyor.

Freeletics minimum 15 haftalık bir antrenman öneriyor. Aşağıda pek çok kişiyi Free Athlete olma konusunda ilham kaynağı olan milli gururumuz Alamancı Levent'i görüyorsunuz. İnternette aratırsanız, daha pek çok benzer örnek bulabilirsiniz. Hemen altında Levent'in videosu da mevcut.

Pek çok kişiye ilham kaynağı olan Levent. Kendisi Alamancı

Levent'in videosu;

Freeletics'e erişmek için https://www.freeletics.com/tr

Hemen şimdi başlayacaklar için tavsiyem haftada 4 gün egzersizi seçmeleri. Freeletics hakkında daha detaylı yazılar gelecek. Şimdilik bir giriş yapmak istedik.

Not: Bu yazı dizisi sponsorlu içerik değildir. Ekip olarak her zaman olduğu gibi bilgi birikimizi sizlere sunmaya ve uyguladığımız her türlü faydalı içeriği paylaşmayı sürdürmek amacıyla yazılmıştır.

Görüşmek dileğiyle, sevgiler.

Foot-Tech Ekibi

Vişneye çalan koyuca bir Kırmızı, turuncudan iz taşıyan tok bir Sarı...

Böyle tanımlıyordu Ali Sami Yen Galatasaray'ın renklerini.

Türkiye'de takımlarımızın yeni sezon ürünleri ile ilgili o kadar mesnetsiz yorumlar yapılıyor ki, bir kez de bizim söylememiz gerekirse "Eğitim Şart!"

Bu sene de Galatasaray'ın 4. yıldızının tepeye dikilmesi konusu dert oldu mesela. Bu konuyu daha önce ele almadık ama birkaç örnek ile durumu geçiştireceğiz.

İlk örneğimiz Amerika'dan:

LA Galaxy 5 stars

Bunda 5 yıldız var ama yer kalmamış diyenler için bir önceki 4 yıldızlı forma:

LA Galaxy 4 stars

Sonraki örnek çokça zikredildiği üzere Bayern Münih:

Bayern Münih 2008 4 stars

Sonuç olarak, sonradan da dikilse önceden de dikilse tasarımcıların kararı doğrultusunda yıldızların şekli, düzeni farklı olabiliyor. Buna çok takılmamak gerek. Nike dördüncü yıldıza dikkat çekmek de istemiş olabilir.

Bu faslı daha fazla uzatmadan Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi özel formasına geçelim. Yine ne yazık ki, bu kez de renginden dolayı eleştrilen bir formayı tanıtmış olacağız. Geçtiğimiz sezon mor forma Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi forması olarak tanıtılmış ve çok sık kullanılmasa da bu forma tercihler arasındaki yerini almıştı. Bu seneki renk "Crimpson" denilen bir renk. Nike'ın renk paletinde bulunan ve geçtiğimiz sezon bir başka tonunun PSG için kullanıldığı bir renk aslında.

PSG 3rd jersey 2014/2015 Ibrahimovic

Nike Elite kategorideki o formaların geneli de şu şekildeydi:

Nike Elite Categories CL series

Nike Elite kategorideki takımların bir kısmının bu seneki Şampiyonlar ligi formaları ise şu şekilde:

Gelelim nihayet Galatasaray'ın formasına. Tasarım olarak yukarıdaki takımlarla tamamen birebir ve Nike'ın tasarrufunda olarak oldukça sade ve tek bir renk baskın olacak şekilde üretilmiş. Renk seçiminin geçtiğimiz yıl mor olarak seçilmesinin nedeni diğer formaların renklerinden aykırı bir forma olması gerekliliğiydi. Bu sene ikinci forma koyu tonda (siyah) olunca, renk kartelasından Galatasaray'ın payına "crimpson" ya da somon diyebileceğimiz renk düşmüş. Daha önce Adidas'ın da Galatasaray için somon renkte bir forma tasarladığını düşünürsek, tasarımcılar Galatasaray için bu rengi uygun görüyorlar. Mantıksız değil!

Galatasaray Şampiyonlar Ligi Forması 2015

Tabi bu renkler seçilirken yeşil zemin üzerinde nasıl gözüktüğüne de dikkat ediliyor. Bu bağlamda Galatasaray'ın üçüncü ve Şamğiyonlar Ligi özel forması tasarım olarak da renk seçimi olarak da gayet başarılı. Forma yeşil sahada aşağıdaki görüntüye yakın olarak gözükecektir.

Eleştirdiğimiz tek nokta, bu sezon Galatasaray için üretilen tüm formaların yakalarının aynı olması. Tamamı bisiklet yaka olan formalardan en az bir tanesi polo yaka olmalıydı.

Puan:7/10

Uzunca bir aradan sonra hepinize merhaba. Malum sezon başladı ve takımınız o karambol anında golü yiyeli ya da direkten dönen topun heyecanıyla irkileli epey zaman geçti. Keşke içinde hep taze umutlar, unutulmaz anlar olan bir oyun olmayı sürdürebilseydi futbol!

Konumuza başlayalım çok uzatmadan. Bugün sizlere kramponlarınıza nasıl bakım yapmanız gerektiği ile ilgili pratik bilgiler vermeye çalışacağız.

Öncelikle belirtelim, kramponunuzun ömrünün daha uzun olması ve formunu koruyabilmesi için topuk kısmına mümkün olduğu kadar basmamaya özen gösterin. Zira kramponların üst bölümü tek parça halinde üretilir ve topuk kısmındaki dikişle bütün halini alır. Topuk kısmın formunu yitirmesi, kramponun genel hatlarının bozulmasına yol açar.

Aşağıda sırasıyla belirttiğimiz temizleme önerilerini her kullanımdan sonra uygularsanız, artık belki de satışı tamamen durmuş ve sizin favoriniz halini almış kramponunuzu uzun süre kullanabilirsiniz.

Kramponlarınızın bağcıklarını gevşeterek saklamaya özen gösterin (Temizlik aşamasında da kolaylık sağlayacaktır).
Kramponlarınızı birbirine hafifçe vurarak katı ve krampona yapışmış kirin/çamurun dökülmesini sağlayın.
Daha sonra düz ve eşit uzunlukta kıllara sahip olan bir diş fırçasıyla kenarlarda kalan kiri ve taban kısmına yapışan çamuru temizleyin. Bunu yaparken fırçayı ara ara ıslatmayı ve yıkamayı ihmal etmeyin.
Bir bez parçası ile kramponun üst kısmını güzelce silin. Bu işlem esnasında herhangi bir kimyasal temizleyici kullanmayın.
Kramponunuzu her kullanışınızda birkaç saat havalandırdıktan sonra içini gazete kağıdı ile doldurun. Bu sayede içerisinde ter ve nemden kaynaklanan ıslaklık gidecektir. Bu yöntemi ıslanan tüm ayakkabılarınız için de kullanabilirsiniz (Kesin çözümdür).
Sonrasında kramponu doğal yollarla kurumasını bekleyin. Isıtıcı ya da doğrudan güneşe maruz bırakmayın. Böyle yaparsanız krampoun yapısı bozulacak ve ayakkabının ömrü kısalacaktır.
Kramponu saklarken, taban kısmını çıkartın ve ayrı olarak saklayın. Ayrıca saklama süresi boyunca içerisine -ilk kurutma işleminden sonra değiştirilmek suretiyle- gazete kağıdı ile doldurulması yararlı olacaktır. Böylece kramponun şeklini ve formunu korumasını sağlamış olursunuz.

Krampon eğer deri ise;

Kramponu güzelce temizleyip doğal yollarla kurumasını sağladıktan sonra rahatlıkla boyayabilirsiniz (Kramponun deri olup olmadığını etiketinden ya da üzerindeki işaretlerden anlayabilirsiniz. Suni deri de olsa, boyanmasında sakınca yoktur). Kramponun boyanması içerisindeki özel yağ ve maddelerden dolayı kramponunuzun sağlam ve uzun ömürlü olmasına olanak tanıyacaktır.

Not:Deri kramponların temizliğinde daha özenli olmak gerekir, zira ıslak ya da çamurlu kalması tekrar kullanımını güçleştirebilir. Ayakkabı son bıraktığınız halde sertleşip, tekrar esnemeyebilir.

Bizden söylemesi...